Sekam
Henüz vakit varken...
Mail Adresiniz :
Şifreniz :
Mail Adresiniz : Şifreniz : Şifre Tekrar : Adınız Soyadınız : Telefon No ( isteğe bağlı) :
TÜRKİYE'DE GENÇLİK

TÜRKİYE'DE GENÇLİK

TÜRKİYE’DE GENÇLİK

TAKDİM

Gençlik, yapısal olarak çok dinamik olup toplumsal değişimlerden, sorunlardan ve bunalımlardan en çok etkilenen kesimdir. Tarihimizin son 200 yıllık dönemi, gençliğin kişilik ve kimlik arayışının en yoğun ve en çalkantılı olduğu bir dönemdir. Bu çalkantıların şiddetini artırarak devam ettiği bir dönemde bu çalışma, gençlik üzerinde yapılan son ve kapsamlı olmasından dolayı önemlidir.

Gençlik üzerinde değişik zamanlarda yapılmış çalışmalar mevcuttur: Gençlik Gençliği Anlatıyor Araştırması(2004), Aile Ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Araştırması (Üniversite Öğrencileri, 2008), Aile Ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Araştırması (Ergen profili, 2008), Türkiye Gönüllüleri Vakfı Üniversite Gençlerinin İhtiyaçları Araştırması(2009), SEKAM Aile Araştırması(2010), Aile Ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Araştırması (2010), Türkiye Uyuşturucu Raporu (2010), İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü(2010), TUİK İstatistikleri(2010), İSMMMO(2010), Maltepe Üniversitesi Liseli Gençlik Araştırması(2011), Apaçi Gençlik, Doktora Tezi,  Yalova Üniversitesi,  Açılım Yayınları (2013). Gençlik Ve Sosyal Medya,  Doktora Tezi,  Cumhuriyet Üniversitesi(2013), SEKAM Türkiye’de Gençlik(2013),

Bütün bu çalışmalardan yararlanarak gençliğin mevcut durumunu, istatistikî bilgilere girmeden, aşağidaki gibi özetleyebiliriz: 

•Sigara, alkol, kumar, uyuşturucu kullanma eğiliminde artış, bunları meşru görme, 
•Fuhuş-eşcinsellik-lezbiyenliği meşru görme, 
•Şiddete eğilim gösterme, 
•Bilgisayar ve internet bağımlılığında artış 
•Bireyselleşme-yalnızlaşma, sanallaşma, 
•Davranış bozukluğu, psikolojik olarak gel-git yaşama, 
•Parçalanmış kimlik-kişilik, kendine belirlediği kimlikle, düşünce ve davranışlarının uyuşmaması, tezatlı davranış, şizofren kimlik 
•Din algısında zedelenme, laikleşme-sekülerleşme 
•Toplumsal değerlere yabancılaşma, değer yargılarında zedelenme 
•Kavramsal kargaşa, zihinsel kirlenme: din, laiklik- sekülerlik, ateizm, ahlâk, iffet, haya,  vefa, aile, mahremiyet,  nikah, nikahsız birliktelik, zina, eşcinsellik, aşk 
•Başkalarına karşı güven kaybı, kendisine karşı güvenme ile güvenmeme arasında gidip gelme
•Her şeyi bilir psikolojisinde olma 
•Gelecek korkusu ve ülkeden göç etme isteği 
•Kendisini sorumlu hissetmeme; fakat başkalarını sorumlu tutma, sorumluluk ve yükümlülük duygusu ıle alay etme; tersin,e çevresini kendisine karşı sorumlu sayma, 
•Birlikte yaşadıklarını kendine mecbur saymak, kendini kimseye karşı mecbur saymamak. 
•Kendini ifade edebilecek meramını anlatabilecek tarzda dile hâkim olamama, 
•Her şeye sahip olma hakkını kendisinde görmek; buna hakkım var mı gibi bir soruyu sormamak; köşe dönmeci zihniyet, maddiyatçılık eğilimi, 
•Sahip olduğu şeylerin kıymetini bilmemek ve umursamamak. 
•Sınırsız bir tüketici ve kullanıcı özelliği sergilemek, marka tutkusu, gösteriş 
•Elde etmek ıstedikleri ile haklı olmak arasında bir ilişki kurmamak. Elde etmek istediklerinde kendini haklı saymak. 
•Anormal giyim tarzı, 
•Aşırı uyku uyuma, 
•Erken ergenleşme,  
•Günlük ve anlık yaşamak, geleceğe yönelik plan yapmamak, 
•Bilgiye kendi çıkarı için ilgi duymak, bilgiyi paylaşmamak, 
•Rol modelleri; bilim adamları, düşünürler, din adamları, siyasetçiler değil, sanatçılar ve sporculardır.

Bütün bunlar, henüz bir sosyal problem boyutuna ulaşmamıştır. Hastalık, başlangıç aşamasındadır. Vakit varken, acilen tedbir alınması gerekmektedir.  

Gençliğimizin böyle bir değişim göstermesi normal midir? Gençlik kendi kültür medeniyetinden, kendi değerlerinden niçin kopmakta ve yabancılaşmaktadır?  Niçin sanallaşmakta, bireyselleşmektedir? Ailenin, kentleşme ve göç politikalarının Türkiye’nin medeniyet tercihinin, sistemin öngördüğü yaşam tarzının, eğitim sisteminin, medyanın, toplumsal değerlerdeki çözülmenin bunda bir payı var mıdır? Bu ve buna benzer soruları sormak ve cevaplarını bulmak zorundayız. Gençlik ile ilgili yapılmış çalışmalardan, devlet ricalinin değişik zamanlarda yaptığı açıklamalardan ve yayınlanmış anılardan yararlanarak gençliğe olumsuz olarak etki eden faktörleri, aile içi ve aile dışı faktörler olarak iki sınıfta toplayabiliriz:

I-    Aile İçi Faktörler: 
•Aile ortamının etkisi 
•Ailenin parçalanması-yıkılması 
•Evin otelleşmesi 
•Sorunların konuşulmaması 
•Çocuklara ilgisizlik 
•Yanlış aile içi eğitim 
•Sevgi, şefkat eksikliği 
•Doğru iletişim kurulmaması 
•Akraba çevresinin etkisi 
•Cinsellik konusunda yanlış bilgilenme 
•Ekonomik sıkıntılar 
•Dini eğitim yetersizliği 

II-    Aile Dışı Faktörler: 
•Küresel güçlerin saldırısı: siyonizm, abd, ab, yabancı istihbarat örgütleri 
•Büyük medyanın saldırısı: diziler, filmler, özel programlar 
•İnternet ve sosyal medya saldırıları 
•Feminist hareketin etkisi 
•Hıristiyanlaştırma faaliyetleri 
•Satanizmin etkisi 
•Ateizmin etkisi 
•Türkiye’nin yanlış kültür ve medeniyet tercihi: seküler batı kültür ve medeniyet tercihi 
•İki kültür ve medeniyet değerlerinin çatışması ile oluşan şizofreni 
•Yanlış eğitim politikası 
•Yanlış kentleşme politikası 
•Yanlış tarım/sanayi /hayvancılık politikası 
•İşsizlik: iş bulamama korkusu 
•Okuyamama korkusu 
Bu faktörlerin çatışmasının meydana getirdiği ortam, gençlikte kimlik ve kişilik krizine sebebiyet vermiştir. Araştırmada, gençliği bütün boyutları ile ele almış olmakla birlikte, özellikle değerler ve kimlik tanımlanması üzerinde özenle durulmuştur. 

Gençliğin kimliği, 3 ana gruplama çerçevesinde ele alınmıştır: 

1.    Gruplama: 
•Modern 
•Geleneğe bağlı 
•Biraz modern, biraz geleneksel

2.    Gruplama: 
•Müslüman 
•İnsan 
•Türk 
•Kürt 
•Alevi 
•TC vatandaşı 
•Diğer 

3.    Gruplama: 
•Müslüman 
•Dindar 
•İslâmcı 
•Muhafazakâr 
•Milliyetçi 
•Ülkücü 
•Liberal 
•Devrimci 
•Demokrat 
•Sosyalist 
•Atatürkçü 
•Komünist 
•Ateist 
•Kemalist
•Laik 
•Sosyal demokrat 
•Feminist 
•İlerici

Hangi sınıflandırma olursa olsun, gençlerin, değerlerle ilgili sorulara verdikleri cevaplarla, seçtikleri, benimsedikleri kimlikleri arasında çok ciddi tutarsızlık olduğu görülmektedir. Gençlerin verdiği cevaplara bakıldığında, gençlerde çok ciddi kavram kargaşası olduğu, kavramların muhtevasının ne olduğunu bilmedikleri ve kavramların içini boşaltarak kullandıkları gerçeği ile karşılaşmaktayız. 

“Yayınlanmış birçok eserde teorik olarak tanımlanan, öngörülen gençlikle, kendisini bu kimlikle tanımlayan, pratikte var olan, yaşayan gençlik arasında nasıl bir ilişki vardır” sorusu henüz araştırılmış değildir. Teorik olarak öngörülen nesille, pratikte var olan nesil arasındaki ilişki, ilk defa bu çalışmada, belli boyutları ile araştırılarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu açıdan bu çalışma, çok özgün bir özelliğe sahip olup, birçok ezberi bozacak, gençlikle ilgili alışılagelen kalıpların kullanılmasının yanlışlığını ortaya koyacak ve bize yeni sorumluluklar yükleyecektir. Özet olarak ifade etmek istersek; araştırmanın özü, gençlikle “ilgili zarf ile mazrufun birbirini tutmadığı” gerçeğini ortaya çıkarmış olmasıdır. 

Gençler genel bilgiye sahip olmadıkları gibi, kendi kimlikleri için zaruri olan bilgilere de sahip değillerdir. Bu da, eğitim sistemimizin toptan gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçlarından, Teknolojiyi çok iyi kullandıkları, bir kısmında teknoloji kullanma bağımlılığı meydana gelmeye başladığı anlaşılmaktadır. Sosyal medya ve internetten ciddi bir şekilde etkilenmekteler. 

Yeni neslin en temel vazgeçilmez özelliği, ben merkezli oluşu ve en vazgeçilmez değeri de, özgürlüktür. Önem sırasında din-ahlâkın dördüncü sırada yer almış olması, gelecekte çok ciddi sıkıntı ile karşı karşıya kalacağımız anlamına gelmektedir. Bununla beraber önceki çalışmalarda birinci öncelikli olan para ve zenginliğin, altıncı sırada yer almış olması gelecek açısından sevindirici bir durumdur.

Gençlik dönemini,  biyolojik, psikolojik, ahlâkî ve sosyal açıdan gelgitlerle dolu bir arayış, bir değişim, gelişim, olgunlaşma, bir dünya görüşü, bir hayat felsefesi, bir değer sistemi arama, bir kimlik ve kişilik inşa etme dönemi olarak tanımlayabildiğimize göre, araştırma sonuçları, gençlerimize sağlam bir dünya görüşü, bir değer sistemi ve bir kimlik kazandıramadığımızı ortaya koymaktadır. Diğer araştırmalarda kısmen görülen bu olgu, çalışmamızda çok daha bariz bir şekil almıştır. Nesil meselesi, bir kültür ve medeniyet davasıdır. 

Nesil, bir ülkenin, bir milletin ve bir devletin geleceğidir. Neslin kaybı, ülkenin, milletin ve devletin kaybı demektir. O nedenle nesil meselesi, sadece ailenin meselesi olmayıp, topyekûn bir milletin, siyasetin ve devletin meselesidir. Siyasetin, kısır meselelerle uğraşmaktan kurtulup, geleceğimiz olan neslin inşasına yönelmesi, şarttır, elzemdir ve zorunludur. Bu noktada siyasetin sorumluluğu büyüktür. 

Bu araştırma ile biz Türkiye’de ki gençliğin MR’ını, Tomografisini, Röntgenini çekmiş bulunmaktayız. Bu nedenle Araştırma projesi kitabında, gençlikle ilgili sorunların çözümüne ilişkin herhangi bir öneri yer almamaktadır.  Ancak Araştırma Projesinin her bir bölümü, ayrı kitaplar haline getirilip, SEKAM olarak çözüm önerilerimizi tartışmaya açacağız. Gençlik meselesini, toplumun çok farklı kesimleri ile tartışarak ortak bir yol haritası ve ortak politika oluşmasını sağlamak istiyoruz.

Projeyi büyük bir fedakârlık ve yetkinlikle yürüten Prof. Dr. Celalettin Vatandaş’a, Proje Koordinatörü Hanefi Mahitapoğlu’na ve Araştırma Grubuna, hem araştırma sorularını, hem de bulgularını tartışarak onlara derinlik ve zenginlik katan SEKAM Yüksek İstişare Kurulu üyelerine, kitaplaştırılmasında katkıda bulunan, Aşkın Özcan’a, Elif Yaman’a, İlhan Gündoğdu’ya ve diğer emeği geçenlere teşekkürü bir borç biliriz.

Prof. Dr. Burhanettin CAN 
SEKAM Yönetim Kurulu Başkanı